“Tanrı, Kalinga krallığında yağmur yağdırmadı; bu, kıtlığa ve besin yetersizliğinden kaynaklanacak salgın hastalık korkusuna yol açtı. Krallığın dört bir yanından gelen halk başkentte toplandı ve kralın kapısı önünde protestoda bulundu. Pencerenin önünde duran kral gürültüyü duydu ve nedenini sordu. Ona nedenini söylediler ve yalvardılar: “Ey Yüce Kral, Tanrının yağmur yağdırmasını sağla!” Kral, “Tanrı yağmur yağdırmadığında eski krallar ne yaparlardı?” diye sordu. Yanıt şuydu: “Sadaka verirler, dua ederler, erdemli sözler söylerler ve sonra da krallık odasına kapanıp orada bir hasır üstünde yedi gün geçirirlerdi; sonunda da Tanrı yağmur yağdırırdı”. Kral bunları yaptı, ama yine de yağmur yağmadı. Bunun üzerine şöyle dediler: “Kurular’ın Kralı Dhananjaya, Kuru hukukunu gözetir; bu nedenle Tanrı onun krallığına her on beş ya da on günde bir yağmur gönderir”. Bunun üzerine Kalinga kralı Dhananjaya’nın uyduğu Kuru hukukunun yazılı olduğu altın tabletin getirilmesini istedi. Kuru hukuku beş emirden oluşurdu: “Öldürmeyeceksin, hırsızlık yapmayacaksın, zina yapmayacaksın, yalan söylemeyeceksin, alkollü içkiler içmeyeceksin“. Sadece kral değil, annesi, baş kraliçesi, erkek kardeşi, baş vezir, baş rahip, brahman, arazi ölçücü, danışman, tüccarbaşı, vergi toplayıcı, başbakan, taşıyıcı, saraylı da bu emirlere inançla uyardı. Ancak her biri, kurallara uygun davrandıklarını iddia etseler de, yine de hatırlarında kalan ve istemeden yapmış oldukları küçük kabahatleri itiraf ettiler. Örneğin Kral, bir balığı istemeden okla vurmuş olabileceğini düşünüyordu. Vergi toplayıcı bir vergi yükümlüsünü dikkatsizce bir mısır tanesi kadar zarara uğratmış olabileceğinden korkuyordu. Delegasyon bütün bunları toparlayarak altın tepsi üzerinde krala sundu ve ona her şeyi anlattı. “Kuru hukukuna uyan Kral beş emri de yerine getirdi. Böylece Tanrı bütün Kalinga krallığına yağmur yağdırdı.” – Devlet Kuramı, s. 82-83
Avukat, yazılım geliştirici. Amerika’da yaşıyor.